schule Salı, Eylül 28, 2010

Çok çabuk sıkılıyorum.
Şaşıp kalıyorum bazen ruh halimin beni düşürdüğü duruma.
Bir günüm diğerini tutmuyor.
Dün hevesle aldığım kitabın kapağını, bugün açmak dahi istemiyorum mesela. Kitaplıkta başka rafa kayıyor elim.
Büyük bir iştahla yaptığım kekin tadına bakamıyorum çoğu zaman.
Arşiv bile oluşturmaya başlıyorum, bir önceki haftada film izleme rekorumu kırmış olmanın aşkıyla. Gel gör ki kısa süre sonra kardeşlerimin "Abla n'ooolur bu akşam bi film takalım, mısır da patlatırız, hadi hadi!" şeklindeki yalvarışlarına bile kayıtsız kalabiliyorum.
Daha geçen gün ud kursuna kayıt olmaya karar verip bir müddet udumla haşır neşir oldum. Tıngır mıngır çaldım durdum birkaç gün. O heves de kısa sürdü. En iyisi gitar kursuna gitmek ! :S

Gelip geçici bir heves mi şimdiden kestiremiyorum ama bu ara şiire merak saldım.
(İşte konuyu getirmek istediğim yere de geldik. )
İlk kez on sene önce duyduğum, bugün tesadüfen bir yerde okuduğum ve tekrar etkilendiğim bir Ataol Behramoğlu şiirini paylaşmak için başladım yazıya.

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana



Ve bir soru : Bir eylemi ya da varlığı alışkanlık haline getirmek veya ona körü körüne bağlanmak, sıkılıp başka sulara yelken açmaktan evla mıdır?


schule Salı, Eylül 14, 2010

Bazen öyle bir an gelir ki, dünya dursun istersin.

Dünya dönmesin, zaman akmasın...
Sadece sen nefes al, her şey öylece kalsın.
Kimse, ama kimse çıtını çıkarmasın. Sükunet sarıp sarmalasın evreni.
Hatta mümkünse biraz geriye de dönülsün.
Bir de bakmışsın, midene ve kalbine yerleşen yumruk küçülmüş, küçülmüş, yok olmuş.
Oh be! Rahatsın artık, huzurlusun.
Hissizleşmişsin.
Boşluktasın. Kocaman bir boşlukta...