Yas

schule Pazartesi, Ekim 12, 2009

Tarihi tam hatırlayamıyorum ama, 2009'un ilk karının yolları kapatırcasına yağdığı ilk gündü o eşeği görüşümüz. Korgan-Fatsa karayolu üzerinden eve doğru seyrediyoruduk ailece. Soğuktu...Ve kar taneleri, gün boyunca yeryüzüne inen kardeşlerinin oluşturduğu beyaz topluluğa bir an önce kavuşmak için, olağanca hızıyla akın ediyorudu üzerimize.

O da yolun kenarında titriyordu çaresizce. Gidecek yeri yoktu besbelli. Yoldan geçen her araba gibi biz de yanından öylece geçiverdik içimiz burkularak. Ve yaz boyunca zavallıyı 'eşek' gibi çalıştırıp, işleri bitince dışarı salan insan kılığına girmiş yaratıklara içimizden okkalı bir küfür savurarak.


Haftalar sonra, bu kez okula giderken dikkatimi çekti aynı eşek. Yine aynı mevkiide, yine yol kenarında amaçsızca bekleyiş. Ama bu sefer hava daha yumuşak.


Aradan aylar geçti. Ama bizim eşek, nöbet tutar gibi her gün, aynı yerde bizi selamlamaya devam etti. Bir ara sevindik, arkadaş edinmişti kendine. 3-5 eşek birlikte bekleşiyorlardı Korgan-Fatsa yolunun 7.km sinde. Sonra onlar kayboldu ama bizimki nöbete devam... Bazen yerinde olmayınca gözümüz arardı, ama 200 m ötede otlarken bulur, rahatlardık.


Fakat bu sabah okula giderken, kenarda yatarken gördüm. Dinleniyor herhalde dedim içimden. Çünkü arada bir, uzanmış görürdük onu. Vücudu yerde ama başı dik...

Akşam dönüşte yine uzanmıştı.

Bu kez de dinleniyordu ama bir farkla: üzerine üşüşen sinek sürüsünden anladım ki ebedi istirahatine geçmişti. Başı yerde...Kaskatı kesilmiş olacak ki tek bacağı da havada duruyordu garibimin.


Bu cümleyi bir hayvan için kullanacağım daha önce aklıma gelmezdi: mekanı cennet olsun ...

0 yorum: