schule Salı, Haziran 15, 2010


Erozyon ile mücadele için TEMA Vakfının tanıtım filmleri olurdu eskiden. Hani sonunda kurumuş bir ağaç görüntüsü eşliğinde, karizmatik sesli bir adam, oldukça dokunaklı bir ifadeyle "Türkiye çöl olmasın!" derdi.

İlkokulda falandım herhalde o zamanlar. Yeşilin her tonunu pastel boya kutusundan önce, kafamı çevirdiğim her yerde gören bir Karadenizli olarak, sapsarı bir çölün ortasında yaşayacak olma fikri beni oldukça ürkütürdü.

Hani şu "Geleceğe Dönüş" serisinde 2000li yılları gösterirdi ; uçan arabalar, yemek yerine geçen haplar falan... "Hakikaten böyle mi olacak 2005 yılı???" diye geçirirdik içimizden. Şimdi bol bol geyiği döner: "2010 a geldik, daha uçan araba görmedik." diye.
Büyüdükçe, aynen o filmde gösterilen ütopik şeyler gibi gelmeye başladı Türkiye'nin çöl olması düşüncesi.

Ama şimdi daha kötüsünün bizi beklediği apaçık ortada.

Canlılar ölüyor, buzullar eriyor, yanardağlar coştu bu ara, güneş de bulut da dengesizleşti. Kısaca, Dünya yok oluyor.

Bu büyük felaketle Superman gibi başa çıkamayız belki ama, bazı küçük alışkanlıklarımızdan vazgeçerek bile ufacık katkımız olabilir.

Şimdi burada ne yapmamız gerektiğini sıralamayacağım tabii. Az çok hepimiz biliyoruz, duyuyoruz.

Benimki sadece hatırlatma.

Yukarıdaki videoyu seyrettikten sonra belki o canlılar için küçücük birşey yapmak istersiniz.


0 yorum: