schule Perşembe, Haziran 03, 2010


Lise dönemimin önemli etkinliklerinden biri olan uçurtma şenliğini,Korgan'da da düzenlemeye karar verdim yaklaşık 3 ay önce. Bu fikri sunduğumda, birkaç meslektaşım dışında kimse heyecanlanmadı. Ama büyük gün yaklaştıkça her bir yandan, uçurtma
çıtalarının nasıl olması gerektiğini anlatan ya da kağıt bulamama telaşına düşen birilerinin sesini duymaya başladım. İstenen etkiyi yaratmıştım.

Ben de başladım tabii uçurtma yapımına.

16 Mayıs'ta olması gereken etkinliği, meteorolojinin yanlış tahmini üzerine 5 Haziran'a aldık.

Fakat bu kez de SBS'nin aynı tarihte yapılacak olmasıyla, 2 Haziran'da karar kıldık. Ve gelin görün ki 1 Haziran gecesini gök gürültüsü ve sağanak yağmur eşliğinde geçirdik. Bendeki de şans..!


Sabah puslu bir güne uyanmamıza rağmen ertelemedik. Güneşten, sadece bir kısmı yanmış kollarımın acısını hissettikçe, bu fikrin ne kadar da doğru olduğunu düşünüyorum :S

Uçurtmalar kondu bagajlara, minibüsler öğrencilerle doldu taştı. Ver elini Perşembe Yaylası.


Şenlik alanına varır varmaz, 2 gün üzerinde çalıştığım uçurtmamı çıkarıp saldım gökyüzüne. Herkesin imrenen gözleri arasında neredeyse 300 metreye ulaştı. E tabii o kadar kişinin nazarına nasıl dayansın canım uçurtmam. Rüzgara dayanamadı ipi, koptu ve uzak bir tepeye çakıldı. Elimdeki çayı fırlatıp koştum onu kurtarmaya. Sağ olsun öğrencilerim benden önce davranıp kurtardılar el emeği göz nurumu :)




Yemekler yendi, oyun havaları çalındı, kurtlar döküldü bir güzel. Protokol de geldikten sonra
yarışmalara start verildi. Hebele hübele, bir koşuşturmacadan sonra yarışmalar da bitti. Ama ben de bittim.


En son baktığımda gökyüzüne, rüzgardan parçalanıp saf dışı kalmış uçurtmalardan sonra 2 uçurtma sapasağlam göğüs geriyordu rüzgara.


Çevre temizliğinden sonra birkaç arkadaşımla gölete kaçtık. Deniz bisikletine binip sakin suda stres attık, dinlendik şarkılar ve şiirler eşliğinde.




Geri dönüş yolunda meşhur Yalman Tepesi'ne de bir uğradık.
Muhteşem bir manzara. Hakikaten
görülmeye değer.






Acısıyla, tatlısıyla bir şenliği de geride bıraktık. Yorgunluğuma da değdi. Geriye dönüp baktığımda güzel bir anı olarak kalacak .


Ne uçurtmayla, ne de şenlikle alakası olan bir şiirle noktalamak istiyorum yazımı. Aziz Nesin'in bu şiirini gölette Selen'in kısık :) sesinden dinledik. Çok hoşuma gitti, paylaşmak istedim...

BAĞIŞLA

Ya zamanından çok erken gelirim..
Dünya'ya geldiğim gibi,
Ya zamanından çok geç,
Seni bu yaşta sevdiğim gibi....

Mutluluğa hep geç kalırım.
Hep erken giderim mutsuzluğa..
Ya herşey bitmiştir çoktan,
Ya hiçbirşey başlamamış...

Öyle bir zamanında geldim ki yaşamın,
Ölüme erken,sevgiye geç..
Yine gecikmişim bağışla sevgilim..
Sevgiye on kala,ölüme beş......



3 yorum:

aamet jr. dedi ki...

Yaratıcı ruhundan izler taşıyacağını düşündüğüm uçurtmanı merak ettim doğrusu, resmini göreceğimi umuyordum.

Bir de "ne.. ne.." kalıbından sonra olumsuz fiil gelmez, gözüme çarptı belirteyim dedim.

schule dedi ki...

elimde yoktu uçurtmamın fotosu..
buldum ve de hemen beğeninize sundum efendim :)

bburbut dedi ki...

bu yil çiktum yaylaya
çimena bastum karsuz
ander kalsun yaylasi
o da sevilmez yarsuz

gidiyorum yayladan
güz geldi onun içun
her puardan su içtum
sevduğum senun içun

veranuskürt dağini
aştum ağlamağilen
belki gelursun diye
arduma bakmağilen

dağlarun başina bak
kar yağdi kişina bak
felek vurdi ayirdi
allahun işine bak

Gökhan BİRBEN

http://video.google.com/videoplay?docid=2548477180349369217#