schule Pazartesi, Temmuz 12, 2010

Derse sığdıramadığım soruları çöz, defter imzala, gençlerin sorularına bak vs. derken, 10 dakikalık ders aralarının yarısı gidiyor. Bu yüzdendir ki Hidayet Hanım'ın büyük emeklerle hazırladığı Rehberlik Panosuna şöyle bir bakıp geçiyordum çoğu zaman. Tabii artık ders dönemi bitti. Geçtiğimiz hafta da sorumluluk sınavları için okuldaydık. Hazır fırsatını bulmuşken iyice bir inceledim panoları. Orada dikkatimi çeken bir yazıyı paylaşmak istedim.


Bir profesör , seminer için gittiği salona girer, cebinden 50 dolarlık bir banknot çıkarır ve dinleyicilere sorar : "Bu parayı kim ister?"
Bütün eller havaya kalkar.
"Bu parayı içinizden birine vereceğim, fakat öncelikle bazı şeyler yapacağım" der profesör ve banknotu elinde buruşturur.
"Hala istiyor musunuz parayı?"
Havadaki ellerden tek bir fire dahi verilmez.
Profesör bu kez banknotu yere atar, üzerine asıp ezer, iyice pisletir. Para şimdi daha pis ve buruşuktur fakat kimse ondan vazgeçmez.

Profesör şöyle der:
"Arkadaşlarım , burada paraya ne yaptıysam hiç önemli değil onu yine de istiyorsunuz, çünkü benim ona yaptığım şeyler onun değerini düşürmedi, o hala 50 dolar. Hayatımızda çoğu kez verdiğimiz kararlar veya hayat şartları nedeniyle hırpalanır, canımız acıtılır, yerden yere vuruluruz, kendimizi kötü hissederiz, fakat ne olduğu veya ne olacağı önemli değil, hiç bir zaman değerimizi kaybetmeyiz, temiz ya da pis, hırpalanmış ya da kırılmış, bunların hiçbiri önemli değildir. Seni sevenler senin ne kadar değerli olduğunu her zaman bileceklerdir".

Eee, doğru söze ne denir..!

Aklıma takılmadı değil :En sonunda parayı birine verdi mi acaba ? :P


0 yorum: