schule Perşembe, Ağustos 18, 2011

Bir konuk yazarımı daha sizlere takdim etmekten onur duyarım :)

Nurefşan'dan ablası Hilal'e ithafen...

Tarih 12 Ocak 1992... Saat 03:15 civarı dünyaya gözlerimi açtım sanırım..Nerede,kimlerle,neler yaşayacağımdan habersiz..Önce beni hayattaki en değerli varlığımın yanına getirdiler ,annemin yanına.Daha sonra başka birisiyle tanıştırdılar 'baban' dediler.Şaşırdım,ürktüm,çekindim biraz.Çünkü narin küçücük annemin yanında çok heybetli ve gösterişliydi.Ama daha da şaşırtıcı olarak onu da çok sevdim,nedenini bilmeden..En sonunda yanıma annemden bile küçük,narin,çelimsiz,kıvırcık saçlı,sevimli mi sevimli bir kız çocuğu getirdiler ve kulağıma fısıldadılar: ''İşte bu kız büyünce senin en büyük yol göstericin olacak,iyi-kötü her gününde yanında olacak,başına ne zaman hangi kötülük gelirse gelsin sana hep yardım edecek,kendine dokunmadığı kadar yararı dokunacak sana,çevresindekiler onu çok sevicek ama o en çok seni sevecek,seni hiç bir zaman yalnız bırakmayacak,arada bir birbirinize kırılacaksınız ama o kırgınlık en fazla 18 saat bilemedin 8 gün sürecek daha sonra zaten tam 88 defa birbiriniz öpüp koklayacaksınız ve barışacaksınız,ha bu arada bu süreç içerisinde küs olduğunuzu kimseye belli etmeyceksiniz,dışardan gören hala sizi dünyanın en iyi anlaşan iki kız kardeşi olarak bilecek ;) başın ne zaman sıkışsa onu arayabileceksin,bazen boş yere sinirlenip ona kızacaksın sonra pişman olcaksın ama ona onu ne kadar sevdiğini söylemekte hep çekineceksin,en en en ama en büyük sırlarını ona vereceksin,her şeyini onunla paylaşacaksın sonsuz bir güvenle,yeri geldiğinde anne ve babanıza karşı bile birbirinizi savunacak koruyacaksınız,aynı zamanda onlara layık birer evlat olacaksınız,hayatın boyunca en çok onunla konuşacak en çok onunla güleceksin,en çok onunla sevinip en çok onunla ağlayacksın ve en çok onu seveceksin...'' İşte bu fısıltıları sadece dinledim ama çok korktum bu anlatılanların hiç birini bilmiyordum ki nasıl yapacaktım? Kim öğretecekti? Neyse dedim öğrenirim heralde zamanla..Aradan 4 yıl geçti ki benim ailedeki küçük çocuk sıfatımı alan birisi dünyaya geldi.onu da en az senin kadar sevdim bir anda.O daha şanslıydı bana göre çünkü yanında 2 tane senden olacaktı hayatı boyunca ;) en azından o zaman öyle düşünüyordum :) Velhasıl yavaş yavaş büyüyordum ve kulağıma fısıldananları nasıl yapmam gerektiğini bilmediğim için çok korkuyordum.Birden yanıma sen geldin.Önce elindeki 2 oyuncaktan birini bana verince PAYLAŞMAYI öğrettin.Oyun oynarken düştüğümde elimden tutarak kaldırarak YARDIM ETMEYI öğrettin.Sınavdan düşük not aldığımda annemlerden saklayarak SIR TUTMAYI öğrettin.Mahallenin delisi bizi kovalarken önce benim apartmana girmemi bekleyip sonra kendin girdiğinde BİRBİRİMİZE SAHİP ÇIKMAYI öğrettin.Annemin kızacağını bildiğin muzurlukları yaptıktan sonra odaya geçip kıkır kıkır gülerken EĞLENMEYİ öğrettin.Kısacası güvenmeyi,sevmeyi,gülmeyi,ağlamayı,aynı zamanda bu yazıyı okurken SABRETMEYİ öğrettin :) (ay şuan aklım o kadar karıştı ki toparlayamıyorum :S ) En son olarak da şunu diyeyim,inşallah senin bana yaptığın ablalığı ben de emoş için yapabiliyorumdur.Her zaman kendimi çok şanslı ve gurulu hissettim sizin gibi bir ailem olduğu için.Hepinizi çok seviyorum.Doğum günün kutlu olsun canım ablam

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Nurefsan ablacım coook guzeeel yazmissiiiiin :) <3. Zülal :D

Adsız dedi ki...

çok teşekkür ederim tatlım :) şuuum sana da çok teşekkür ederim yazımı bloguna layık gördüğün için ;)

schule dedi ki...

Ne demek canim benim her zaman... 

Olmadı Baştan dedi ki...

Evin tek çocuğu olarak acayip derecede kıskandım. Benim ablam abim yok teyzem bile yok :| cocuklarımın (inşallah olurlar) hiç birşeyi olmayacak :| sanırım ailemden sonra yapayalnız kalıcam. Ciddiyim çok kıskandım sizi. kıymetinizi bilin diyeceğim de zaten biliyorsunuz :) çok bilin :)