schule Salı, Ocak 05, 2010


Serinin kaçıncı yazısı oldu ben takip edemiyorum artık. Ama daha önceden de belirttiğim gibi, haftanın 4 gününü ilçeler arası yolda geçiren birine çok görmemek lazım gelir.


Efendim... Trafikte seyir halindeyken yolda kedi, köpek, kirpi , kurbağa ve bilumum mini mini hayvanlarla karşılaşırız. Hızın asgari 50 km/s olduğu asfalt yollarda kedi ve köpekler genellikle cansız (ve hatta parçalanmış) vaziyette yolun ortasında çıkar karşımıza. "Bir de biz vurmayalım garibe!" diyerek, direksiyonda hafif bir vibrasyon yaratırız telaşa mahal vermeden. E tabi ansızın yola fırlayan köpek tehlikeye sebebiyet veriyor.
Şehir merkezinden uzaklaşıp kırsal kesimlere yaklaştıkça önünüze çıkan canlılar değişiyor haliyle. İnek,eşek, koyun... Hele koyunlar..! Bunlar tek de dolaşmazlar, sürü halinde önünden geçerler, sen de 2-3 dk beklersin yolun ortasında. Gerçi kuzuları seyretmek de hoş olmuyor değil.
Bazen de birinin "Ayy! Şuna bakıııııınn!" çığlığıyla önünüzden hoplaya zıplaya geçmekte olan sincabı fark edersiniz.

Ama bugün Korgan dönüşünde alışılagelmişin yakınından bile geçmeyen bir hayvan çıktı önümüze: uzun uzun, iğrenç kahverengi tüyleriyle ağır aksak, ürpertici ürpertici yürüyen bir yaban domuzu! İlk defa bu kadar yakından görmek şerefine eriştim zat-ı muhteremi. Son da olur inşallah!

(Bugünkü 3 saniyelik görüntüyü aktarmak için kedisiydi, kirpisiydi ne aklıma geldiyse yazdım yahu. Aman canım neyse... Maksat muhabbet olsun... )


1 yorum:

Adsız dedi ki...

evet evet o zat-ı muhteremi bende gördüm ancak ben arkasından koşan John Lock abime bakıyordum :)

B.B.