schule Cumartesi, Ocak 02, 2010


Babamı ikna edip bir türlü CD çalar taktıramadığım için arabada, evde bulduğum kasetleri dinlemek zorunda kalıyorum. Aslında iyi de olmuyor değil. Popüler eserleri dinlemekten eskileri unutuyor insan.

Geçenlerde evde Zülfü Livaneli'nin bir İstanbul konserinin kaseti geçti elime. Bu aralar Korgan yolunda o eşlik ediyor bana.

Karlı Kayın Ormanı, Odam Kireç Tutmuyor, Kardeşin Duymaz, Özgürlük...
Ama dinlemeye doyamadığım, sürekli başa sardığım iki eser var ki, burada da paylaşmak istedim.

İlki, özellikle giriş kısmındaki tüyler ürperten müzik ve aralardaki flüt nağmeleriyle - ki bu ara acayip bir flüt çalma isteği beni esir etmiş durumda- beni mest eden Leylim ley...

Leylim Ley





Diğeri ise Nazım Hikmet'in dizelerinden. Daha önce hiç duymamıştım. Sözleri çok etkileyici. 1945'de Hiroşima'da ölen bir kızı anlatıyor.
Albümde şarkıyı seslendiren Livaneli'nin bayan vokalisti sanırım. Doğruyu söylemek gerekirse, bayan sesiyle daha bir dokunaklı ve hoş olmuş şarkı... Teknik aksaklıklardan ötürü maalesef dinletemiyorum burada.

Kız Çocuğu

Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.

Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

eyvallah...


Burak BURBUT

schule dedi ki...

neye eyvallah sayın Burbut :)
Michael ile ilgili bişey de değil ki :P

bburbut dedi ki...

pardon:) yanlış yere yorum yazmışım da